Kafasındakileri açıklamak için ne kadar çaba sarf ettiyse de onun bakışındaki boşluk değişmiyordu. Düşünceler kelimelere, kelimeler cümlelere akarken; çağlayana sürüklenen bir parça dal gibi kontrolü kaybetmişti. Zaman… zamanın akışının dışına çıkmış olduğundan yavaş veya hızlı diyemiyordu… Sadece kelimeler ve onun bakışları ölçüttü bu evrende. Dudaklarından çıkan tükürük damlalarının masaya doğru eğik atış hareketi dikkatini çekti. İğrenç diye düşündü ama söyleyemedi kendine ; dudakları kontrolünü kaybettiği kelimeleri saydırmakla meşguldü. O kadar çok kelime çıkıyordu ki dudaklarından ,sıkılmaya başladı kendinden, tekrar gözlerini boşluğa çevirmeye karar verdi o zaman. Yolda titreyen dudaklarını gördü… Onun dudakları … Bir şeyler söylemek istiyorlar ama kalın görünmez bir iple sıkı sıkı dikilmiş gibi sadece titriyorlardı. En azından gözlerinde ki gibi boşl… Kızarıklık... Ne zaman? Neden? Ne söylediğini düşünmeye çalıştı ama kelimeler artık daha hızlı ve güçlü akıyordu ; takip edemiyordu. Önüne geleni alıp götüren tsunami etkisiyle çarpıyorlardı ona. Özneler sen ve benlerden ,zarflar hep; hiç, ne zaman genellemelerinden ,yüklemlers--Süzülüyordu… Bir damla yaş yanağını yarılamıştı bile. Elini uzatıp başparmağıyla hafifçe silerdi... hep. Ama, ne hücuma geçen ordular gibi nidalar atan zihni bu isteği dikkate almıştı. Ne de sımsıkı yumruk olmuş elleri bu işe uygundu. Gözlerini kaçırmışdı…Açık kahverengi renkli, kocaman gözlerini. Elini sımsıkı yumruğunun üstüne koydu. Daha fazla damla, çıkık elmacık kemiklerini aşarken “Özür…dilerim” dedi. Parmakları elinin üstünden kayarken yumruğu gevşiyordu. Son parmağıda elini terkederken kolunu takip edip yüzüne baktı.Yukardaydı…Kalkmış ve atkısını boynuna dolamıştı. Döndü ve gitti. Kelimelerden daha hızlı daha sert…
Zaman…zamanın akışının dışına çıkmış olduğundan yavaş veya hızlı diyemiyordu…Başlangıcını bilmese de bitişine şahit olmuştu zamanın. Ne zaman ? Bekledi. Ne kadar ? Masadaki çay bardağına bakarak bekledi. Hep baktı…Zamanın izini tamamen yitirene kadar bakıcaktı. Bu zamansız dünyada, onun bakışları olmadan karanlıkta kaybolan kelimelerle yolunu bulmaya çalışarak bir ömrü tüketti.
-Beyefendi …Başka bi arzunuz?
Ve zaman…Tekrar saniyelerden dakikalara ,onlardan saatlere akmaya başladı…tiiik…tak…tiiik…tak…