Misafir

     


Saat geceyi pek çok geçe... Transformer gillerin ilkel örneklerinden birinin üstünde yatıyorum;benimde üstümde içi doldurulmuş bi takım kumaş parçaları,şişme kumaş da diyebiliriz.De lan de çekinme...Oda karanlık,yalnızca gözümden çıkan ışık var. Salmış durumdayım,öyleki kollarım ayaklarıma değmek üzere.Hayır! Eğilmiyorum len,o nalet olacısa hareketi yapabilcek vicut esnekliğim yok.Küçükkenekleri beni maça almazlardı ,ondan yani...Ama fakat izlerdim.Sanırım ışık da ordan geliyor.Kullanılan organ gelişirmiş sanırım ...Evet...Elimde de mesela beş parmağım var ve beş yumurta beşi beş kuruştan beş kuruş eder.Hahaaa! Yedin miii! Uyku mu? Yoldadır gelmek üzeredir bea..Mutlaka uğrar her gece.Bazen sabaha doğru uğradığıda oluyor.Haliyle yoğun,o kadar insan be abi...Kolay değil onun işte.O yüzden pek üzerine gitmiyorum biliyo musun? Bu arada köpekler tam olarak nasıl ses çıkarırlar? Hav dediler bize geldik,ama velakin birleşmiş 51 eyalet de ve onun teyzesi kıvamındaki güneşin bi ara batmadığı adada vof diyolar mesela örneğin... Ne ayak? Ayak değil pati len! Peki kelebek nasıl havlar  ki,yada bağırsak kurdu nasıl miyavlar.Aman tanrıııııım! Kapı
çalıyor,misafirim geldi.....

2 yorum:

  1. daha tecrübeli bi blogger olarak diyebilirim ki: gayet başarılı.

    devamını bekleriz. yani uykunun değil, yazmalarının :)

    YanıtlaSil
  2. Ulu yazar Sitephın kink in de Kara Kule de dediği gibin...O ışın yolları vasıtasıyla gayipten gelen bi ses yazmamı söylediği vakit...
    Tırsarım lan!!!! Hiç yoktan adamın biri konuşuo! yok yea,ne yazacam bloğu kitlerim vellaha :)

    YanıtlaSil